Salı, Ekim 30, 2012

Dönüş yolu

Dönüş
Uçağımız sabahın köründe idi, 4:20 am.tabii iki saat erken gittik. Ben havaalanı boş olur sandım, bayağı yanılmıştım. Bavulları teslim etmek için bayağı bekledik. Beklerken ben koşup yurtdışına çıkma harcını verdim. Sadece 15 tl ama web sitesinde oturma izni olanların ödemesine gerek yok diyordu. H1-b vizesinin buna tabii olması lazım nede olsa sabah TR'den işe gelip akşam annelerin evin dönmüyorum. Tabii değmez deyip ödedim. Güvenliği geçtikten sonra bir tuvalet aradım.! Normal tuvaletler çocuk arabalı annelere uygun değil. Engelli tuvaleti buldum o bayağı rahattı. Ama tabii kendimi kötü hissettim, ya o an engelli bin ihtiyacı olsaydı. 
Bu arada ne zaman eğilsem başım dönüyor, uykusuzluktan mı acaba?
Oğlan Frankfurt'a kadar uyudu. Ben tam açamadığım  tepsime yemeğimi koyup yedim. Tek kolla oğlanı tuttum diğeri ile yedim. 
Çok fena uykum var , hemen hemen hiç uyumadım. 
Bu satırları yazarken arada rüya filan görüyordum Frankfurt havaalanında :) Markus ordaki ufak bir çocuk parkında biraz oynadıktan sonra uydu, canım yavrum. Ben bu satırları yazdım, yemek yedim uykum açılsın diye. Dükkanlara bakarken ( ki Frankfurt bu konua Münih kadar başarılı değil) kusskuss uyandı. Mama yedirip, babaya ufak bir güzel hediye alıp transatlantik uçuşumuza koştuk. Lufthansa bütün uçuşlarda çocuklu aileleri önden aldı. United airlines kıçına takmadı :) neyse uzun uçuşta gene bebek yatağı sağolsun, kollarım Bayram etti. Uyanık olduğunda kusskuss yanımıza oturan bir babaya gidip şirinlik yapıp oynamak istedi. Gel yavrum filan tabii anlamıyor çocuk, neyse i amerikali amca bayağı anlayışlıydı, kendi kızı bizim oğlana çok yakın bir yasta. Yolun yarısında uyudu oğlan, Allah razı olsun yavrum :) 
İndikten sonra immigration and customs  derken yamulmuş bi halde kendimizi son uçağımıza attık. Lufthansanın Ankara görevlisi bayağı gıcık biriydi, sağ olsun! Bana son uçakta en son sıranın pencere kenarını vermiş, ona bayağı teşekkür ettimm! Kusskuss uyudu yolun yarısında neyse ki, maaşallah yavruma :) yoksa ne yapardım bilmiyorum, o kadar minik bir alanda çocuğun durması imkansız gibi bişi. Yanımda oturanların çoğu anlayışlıydı ve yardımcıydı, Allah razı olsun. 
Tampa'ya vardık, telefonumu uçakta unutmuşum daha doğrusu düşürmüşüm :) eve doğru yola çıkmışken geri dönüp aldık filan ama olsun. Telefonsuz kalmadım, o kadarcık probleme razıyım zaten :)
Hala kollarım ağrıyor nerede ise bir hafta olucak. Oğlanı kucağımda taşımaktan :) bu yolculuk bizi bayağı yakınlaştırdı, o açıdan güzeldi ama. Kocamın değerini beş yüz birinci kere anladım :) çok yardım ediyor bana, sağolsun :)
Tr seyahatinde ilgili gözlemlerimi bir sonraki yazılarda paylaşma şansım olur belki :)

Cuma, Ekim 05, 2012

İlk uzun yolculuğumuz

Uçak yolculuğundan dolayı bayağı endişeliydim. Zaten endişelenmem, tırsmam için öyle çok ciddi bir sebepe ihtiyaç yok :) bu transatlantik uçuş, stefan'ın yanımda olmaması, daha önce markusla hiç uçağa binmemiş olmamız beni strese sokmuştu. Genelde gayet mutlu bir bebiş kuss kuss  ama arada cozutuyor. Bu aralar bir rahatsızlığı da var ondan bayağı huysuzdu. Neyse Çarşamba sabahı yola çıktı. Bir gece öncesinde bavullarımızı düzenledim, hatta gayret edip yeni aldığımız bebek arabasına kılıf yaptım. İnternetten okuduğum kadarı ile bu bebek arabası çantaları bayağı koruyormuş arabayı. Son Dakika'ya kadar süper sinirli bir halde arabaya bindik ve tampa'ya gittik. Stefan bizi uğurlarken çok , çok duygulandı :( 
Güvenlik kontrolünden geçtik. Yanımda  bebek yemekleri vardı, aliminyum gibi torbacıkların içinde. Burda baby food pouch diyorlar. Markus onları hüpletmeye bayılıyor :)  mama için aldığım suları test ettiler zaten kapalı su idi, neyse geldik gate'imize. Markus çok sakindi bende arabadan çıkarmadım. Altını değiştirip uçağa bindik. Tabii yanımda Markus'un ufak bez çantası, benim çantam, ve carry on ufak bavul ve tabii araba var. Bez çantasını sırtına, kendi çantamı boynuma, bir elle bavul (tekerlekli), bir elle arabayı idare edip uçağın kapısına geldim. Arabanın kılıfını geçirmeye çalıştım ama slingde taşıdığım Markus'un düşmekte olduğunu gören Alman yaşlı bir çift imdadıma yetişti. Allah bu yarım eden herkesten razı olsun, çok insan imdadıma yetişti :) 
Uçağa bindik, Markus çok şendi :)  etrafını inceledi, kahkahalar attı. Uçak pistte 30 dakika bekledikten sonra yola çıktı. Kalkarken emzik emdi, gayet hayatından memnun idi, 3 saatlik yolculuğun yarısında uyudu ooh dedim içimden . Bayağı sarsıcı bir iniş bile uyandırmadı oğlanı :) neyse newark havaalanında diğer terminale giderken anladım ki bir daha güvenlik kontrolünden geçmem lazım. Tabii sinir oldum, çünkü her şeyi hatta arabayı bile katlayıp x- ray den geçirmek lazım. Sonrasında bebek mamalarını görünce sizi aramamız gerekiyor dedi orda çalışan teyze. Acayip terlemiştim söylemesi ayıp, kadıncağızdan özür diledim :) neyse  anneye elenirken oğlan diğer görevlilerde kikirdeşti :) hemen terminalimize geçtik. Çabuk bir öğlen yemeği, bir daha bez değiştir, yanımdaki bez çantasını ve bavulu yolculuğa göre düzenle ve gene terlemiştim bir şekilde uçağa bin. Neysesi bassinet koltuğunu verdiler. Yanımda bir çift daha vardı. Kızları benim oğlanla aynı gün doğmuş! Tesadüfe bak :)  bebişler yataklarında güzel ve uyudular , Markus'u inerken zorla uyandırdım :) yolculuk boyunca mutlu idi. İşi gücü lambalara bakmak ve göstermek :) çok alt değiştirme de yapmadık. Bir defa ben tuvalete gittim oğlan o yatakta uyurken onu yanımdakı anneye emanet ettim. Lufthansa bebekler için beechnut markasının kavanoz mamalarından ve similac'ın Formula'sının veriyor.  
İndikten sonra pasaport kontrolü filan geçtik veeeee oma, opa ve unkel'in bizi beklediğini gördük :) bavullarımızı taşımam için adam tutmuşlardı sağ olsunlar. Ben soğuğa rağmen gene araba ve kılıfı ile boğuştuğum için terlemiştim :)
Araba kılıfı çok işe yaradı. O kadar kirlenmedi ama yağmurluydu newark ve düsseldorf, kılıf olmasa Markus ıslanıcaktı ya da ben arabayı ayrı Markus'u ayrı taşıyıp sürekli küfür edecektim. 
Markus arabada uyumadı, bir kaç saat oynadı herkesle, öğlen  yattık 2 saat galiba uyuduk. Sonra akşamüstü bir üç saat daha uyuduk. Gece 10 buçuk gibi yattık. Oğlan gece yarısı uyandı :( oynayıp biraz meyve verip, su içirip, alt değiştirmeme rağmen anca 2 buçukta uyudu o da ponyoyu  dinleyerek . Yatağı var ama tabii ki benimle yatıyor :) 
Galiba yolculukta ellerim çok yoruldu bu satırları yazarken bile bileklerim ağrıyor. Yarın alışveriş günü bakalımalmam gereken bir iki şeyi bulacak mıyım :)  muah

Perşembe, Eylül 20, 2012

Dunyanin en mutlu gunu

Bir tanecik kuum gecen sene bugun dogdu. Ben hamileligim boyunca ya da bebegimin ilk yili boyunca ozel blog olayina girmedim. Icimden gelmedi acikcasi, neden bilmiyorum belki ilerde geri donup bakip okumaktan korktum bilmiyorum.
Ama simdi geriye baktigimda cok cok guzel iki sene gecmis. Kotu gunler nerede ise hic hatirlamiyorum. Sanki hep guzel, mutlu pozitif olaylarla doluymus. Halbuki oyle degildi. Kocamdan ayri hamilelik gecirdim. Simaramadim :) Dogum yaptim esimin ailesi geldi 10 gun kaldi, donduler, uzulduk. babam geldi 1 hafta kaldi, dondu, daha bir huzunlendik. Sonra kimse gelemedi. Cunku ne zaman nerde ne kadar yasiyacagimizi bilmiyorduk. Ha simdi S. is buldu ha, yarin bir gorusmesi var derken bir sene bitti. Oglan bir yasina girdi :) SImdi S.'in isi var. ne kadar surucek bilmiyoruz ama en azindan simdilik belirsizlik biraz daha az. delirme indeksimiz bayagi azaldi bu yuzden. Oglum dogduktan cok kisa bir sure sonra iki babaannemi de kaybettik. Goremediler yavrumu :(
Butun bu zorluklarin, umutsuzluk, belirsizlik, karanlik gunlerin uzerine gercekten bir gunes gibi dogdu yavrum :) Biraz dogum hikayesini anlatiyim.

Ben 3-4 yasinda bebeklerin nasil dogdugunu ogrendikten sonra "dogurmaca" oynayan, normal dogum yapma hastasi bir insanim. Dersler aldik. S. ile nefes alma egsersizleri yapiyoruz, ipod'a ozel liste yaptik. S aban masaj yapicagi bir alet aldi. pudra, serinlik versin diye  sulu fanlar filan, haziriz. 37.ci  haftada filan ultrason yapildi, bebegin boyunu kilosunu olcmek icin. O zaman bu cocuk 4.5-5kg olabilir dediler. tabii her zaman hata payi var askinda 3.5 kg olabilir 5 kilo da . bayagi buyuk bir hata payi var. ama tatilden donen doktorumuz, sen iricesin (kibarca sisko dedi) :), bebeis de yarma bu cocuk dogum kanalina sIkIsabilir. Ben o zaman bazi manevralarla cikarabilirim ama bu arada nefessiz kalabilir deyince. aman kes beni ne yaparsan yap bu cocugu sag salim cikarrrrr dedik. tabi S ile bayagi moralimiz bozuldu, cok  baglamistik kendimizi normal doguma. S niye bu kadar yikildi anlamadim ama cok uzuldu. neyse 21'ine gun verdiler zaten due date denen gun 25.i idi. yani cok fark yok arada.

neyse geldi beklenen gun, ameliyattan once yemek yemek yok. sabah son bir yogurt yedim. ama hastahaneden erken arayip erken gelebilir misin dediler. atladik gittik. ama anestezi uzmani yogurt yedigimi duyunca biraz ileri itti filan. biz S ile odamizda dalga geciyoruz, benim fotolarimi cekiyor. iste yukardaki fotoyu cektirdim :) en sonunda beni ameliyathaneye goturduler, iste epidural yapildi. Ben tabi biraz tirstim ama hemsiler muhtesemdi hic canim yanmadi. bu arada herkes erken geldigim icin bana tesekkur ediyor. bu sayede eve erken gidebiliceklermis :) belden asagisinin hissetmemek tuhaf bir duyguydu, ama birazcik hissediyorum ayaklarimi filan, azicik tirstim tabii. neyse bir sure sonra hicbisi hissetmez oldum. yakisikli doktorum ve yakisikli kocam geldi ameliyathaneye. sonrasi sanki bes dakika surdu. zirt pirt cocuk cikti. Gordugumde ilk dusundugum, cok guzel oldugu, ve dudaklarinin mukemmel oldugu idi :) bu arada ilk gordugumde tabii ki yavru kus kanve bazi garip bisilerle kapli ama bana bir melek gibi gorundu. o anda sezeryan oldu, yok normal olmadi, dusuncelerimin hepsi gitti. Oglum sag salim geldi bu dunyaya, gerisinin ne onemi var :) Ameliyat izlerini cabuk atlattim. cabuk iyilestim, normalde bir gun erken cikardilar. Hemsireler, cok cok cok yardimci oldular. yanimda bana bakicak ailemden kimse yoktu (S disinda). beni bu hemsireler yikadi, temizledi. ben onlara asla borcumu odeyemem. Bu sevgi dolu fedakar insanlari Allah korusun.

Minnacikti kuzum :) Kocaman oldu, bu koltuguna sigmiyor diye bir ust koltuga gecti :) Sukurler olsun Allah'ima bize bu gunleri gostrdigi icin. Insallah uzunnnn yillar boyu kutlariz, kutlarsin dogumgununu. Allah yavruma ve diger bebeklere, cocuklara, saglik, mutlu, sevgi dolu nice uzun omurler nasip eylesin :)

Pazar, Eylül 09, 2012

Çocuklar gibi şendik

Gecen haftasonu Gvillede idik. Sirf dostlarimizi gormeye gittik, kosusturma yoktu. Ne zaman ne istersek yaptik. cok guzel gecti. markus buyuk abisi Ilgar'a hayran. Daha bir yasina girmedi ama ilk kez  birisine boyle hayran hayran baktigini goruyorum. Ilgar ne yapsa "iste bu yuzden idolumsun" seklinde siritip duruyor. Icimden bir ses acaip iyi arkadas olucaklarini soyluyor :) Insallah insallah insallah.

Arkadaslarimin cocuklari ile ne zaman oynasa, fotograflarina baksam bakmaya doyamiyorum. Cok garip, cok guzel bir duygu. Sanki benim dostlarima besledigim sevgi vucudumun disina cikip, oglum aracigili ile onlarn en degerli varliklarina ulasiyor. Bilmiyorum anlatabildim mi :) Iste simdi cember tamamlandi gibi bir his :)
Bu aksam gene cok eski dostlarimin evine gittik. Hani ikiz kizlarin oldugu. Kizlar gene markus'un etrafinda donduler. Ikeanin bar sandalyelerinin altina girip ucu salonda tur atti. Cok komiktiler. yanimda fotograf makinam yoktu, keske cekebilseydim o ani. cok cok tatlilardi maasallah :) Sonra gittik kizlarin yeni tavuklarina baktik (ilk uc tavugu bir yada bir kac rakun yemis ne yazik ki). Kizlar markusun tavuklarini sevmesine izin verdiler :) Markus biraz korktu sanirsam ilk kez gordugu icin olsa gerek :)
Bu arada diger battaniyeyi iki gece surekli dikerek nerede ise bitirdim, kesip kenarini dikmek kaldi. hadi bakalim.

Cumartesi, Eylül 08, 2012

2.ci battaniye bitti


Asik oldugum kumas ile yaptim battaniyeyi. Markus cok sevdi. ben bayildim :) Japon kumas dizayni yapan sanatcilara hastayim.  Normalde bu kumas inc eoldugu icin bu tip kumas yapmaya tam olarak uygun degil. Ama birinci battaniyede ayni materyalden yapilmisti ve henuz yamulmadi ondan heralde su an icin okeyiz. Kumas double gauze denen cins, yani tulbent gibi bir kumas iki kat tulbent diyeyim.

Daha iki battaniye, uc sac tokasi, 1 halloween kostumu yapmam lazim. Ben en iyisimi bu islerine doneyim :)

Pazar, Ağustos 12, 2012

Bebekler bahane mi?

Cok fenayim :) Kumas-koliklik diye bir hastalik varsa bende kesin kez var. Ve genetik olmasi lazim cunku annemden bana gecti :) Cok severim kumaslara bakmaya, dokunmaya. Renkleri, yumusakliklari beni mest ediyor iste. kisaca isin ozu bu :)
Iki arkadasim hamile, ikisinin de oglu olucak, ondan biraz  daha mavi agirlikli kumaslar secmek durumunda kaldim. Cunku aman eger erkek cocuklar pempe renginin yanindan gecerse cinsel tercihlerini degistirebilirler. tovbe sinir oluyorum bu renk ayrimlarina. ben mavi rengini cok severim, pempeyi pek sevmem mesela neden bir erkekte ayni sekilde maviyi haz etmeyip pempe sevmesin? neyse . tabii bu arkadaslarim bana hamile olduklarini soylemeden once ben zaten bir bahane bulup Markus'a kumas almistim ona ikinci battaniyesini yapmak icin :) En ustteki kumas fotolari o proje icin. once 4-5 kumas alip, en ustte kalacak olani tuzlu suda bekletip, hepsini sicak suyla yikayip , her birini utuledikten sonra, ust uste dizdim. sonra ignelerle tutturdum birbirine kumaslar kaymasin diye. daha sonra diagonal cizgiler halinde dikis aticam filan. En alttaki ikinci projem , renkleri ben secmedim arkadasimi ve ablasi sectiler. Kumasi internette bastirdilar filan. ama igrenc bi yer cikti. kumasi yikayinca sari leke cikti, beyaz bir cizgi ve kumasin rengi akti filan. hala sirin bir kumas ama sinir bozucu bu kadar problemin cikmasi.
ortadaki kumaslar ise; domuzlu olani dayanamadim aldim, indirimde idi, ne yapicam hic bir fikrim yok. ama sirin bisi napiyim :)
kuzulu olan kumasi gene hamile arkadasimin kuzu temasina itafen secildi. tesadugen organik bir kumas aldim. eminim mustakbel anne memnun olucaktir bu durumdan. bakalim bu uc battaniyeyi ne zaman bitirebilicegim. Bi tanesine bebegin adini nakis ile yazmamiz gerekebilir bakalim ne olucak :)
oyle iste su an ki projelerim bunlar. kumaslar beni mutlu ediyor. bu aksam az daha bir iki tane daha alicaktim tuttum kendimi :) aferim bana :P

Cuma, Ağustos 10, 2012

Bishounen dolu animeler


Benim ilk anime askim candy'deki anthony idi heralde. sonra georgie'deki lowell miydi tek gozu gorunen saricin kivircik sacli adam. bu anime bende sari kivircik  sacli adam obsesyonu baslatti :P Animede yakisikli oglanlara bishounen deniyor. Ben de bunlarin listesini yapayim dedim :) 

Black Cat : Parali katillerin calistigi bir organizasyon var, iste bunlardan biriside Black Cat, arada damlarin uzerinde otururken konustugu bi kiz var ona hafif yanik filan. Basit bir cizimi var ama duzgun tipli cocuktu, onun tipine benzer bir ton oglan kiz var. Mutlaka izleyin yakisikli oglan gormekten kusacaksiniz diyemem ama en azindan tipsiz heriflerle dolu degil :)


Bleach :  Normal liseli bir oglan mahallesinde tuhaf bir kizin bir yaratikla dovustugunu goruyor filan, kiz ondan yardim istiyor, birden bire elinde kilic canavar pesinde kosuyor :) Neyse devaminda bin turlu baska guclu adeleli adamlar cikiyor. ben cizgi filmde kirmizi sacli adamlari seviyorum nedense onlarda var bi tane burda, neyse izleyin, kesin tipiniz olan birini bulursunuz cunku her tip adam var burda :)


Chrono Crusade : Bir rahibe olarak yetisen kiz nedense yaninda bir seytan tipi bir oglanla geziyor. aralarinda bir kontrat var, oglan kiz izin verdiginde seytan guclerini kullanip iyi seyler yapiyor filan. Bu cok guzel bir anime, konusu degisik, seytan rolu oynayan oglanlar yakisikli baska kim olucakti zaten. Ama sona dogru acikmikli oluyor haberinzi olsun. Ondan ikinci defa izleyemiyorum. Giris muzigi cok guzeldir :)


D.Gray-Man : Yuzunde aynen harry potter gibi bir iz olan bir oglan iblis tipi kotu varliklari yakalan ve olduren bir organizasyona katiliyor. Zaman aman komik, zaman zaman sinir bozucu, bazende aglatan bir anime. Ama seviyorum genel temasini birincisi ici yakisikli herif dolu, hakikaten hepsini ozenle cizmisler :P digeri karakterler hic bir zaman taam bittim ben demiyor hep cabaliyip boklu durumlardan cikiyorlar. Mangasi da var bu animenin. Manga hala devam ediyor sanirim. Animeye belki gene devam ederler :)



Darker than Black : Benim en asik oldugum karakterlerden biri bu animede. Genel olarka Tokyoda geciyor. Ne zamansa dunyada gokyuzu kaybolmus yerine tuhaf baska bir gokyuzu gelmis. yildizlar sahte. bazi yildizlar kontraktor denilen insanlari temsil ediyor. Bu kontraktorlerin degisik yetenekleri var. mesela askim Hei elektrikle milleti carpiyor ama bu yetenegini kullaninca kontratini odemek icin acaip yemek yemesi lazim, kap kap yemek yiyor. neyse kiz kardesini ariyor hei, canim cok vefali. Bu animenin iki sezonu var, Hei'e asik olmak isteyenler izlesin :) ama sunu bilin onu en once ben gordum :)


DNAngel:   acikcasi konusunu pek hatirlamiyorum, sadece bir iki yakisikli oglan var onu hatirliyorum heheh, yuzeysel insanim ben :)


Fruits Basket : Cok cok cok sevdigim bir anime, komik, romantik (benim tarzimda), tuhaf, ve bazen acimikli. Ama en onemlisi ici yakisikli oglan dolu :) ve bu adamlarin cogu sirin hayvanciklara donusuyor eger biz kiz sarilirsa onlara :) konu cok mu sacma geldi gene de bi sans verin bakin, bunun mangasi var anime tam olarak mangayi takip etmedi, isteyen mangaya bakabilir :)


Genshiken : benim gibi otakularin universitede anime ve manga uzerine kurduklair klupte neler yaptigini anlatiyor, tabi tahmin edebiliceginiz gibi nerede ise hic biri yakisikli degil, hatta ozellile nerde acaip tip varsa onlari cizmisler ama rada bi tane sari sacli guler yuzlu o saclari kivir kivir yakisikli bi oglan var heheh. komik bir anime tavsiye ederim :)


Ghost Hunt : korku temali animelerde bahsetmistim bunun konusundan yeniden yazmayacgaim, tembelim :) bas kahraman yakisikli, izleyin gorun :)


Gravitation (2000) Bu birbirine asik erkeklerin hikayelerini anlatiyor. demek ki bishoune  adam dolu :)


Honey and Clover : Gordugum en guzel en romantik anime. Universitede okuyan (sanat bolumu) bir grup ogrencinin arasinda olusan asklar dostluklar filan. evet basit gibi konusu ama karakterler cok cok cok tatli cok super, hepsine asigim :) vaktiniz olursa mutlaka izleyin.


InuYasha : anime izlemeye yeniden baslamama sebep olan dizi :)  Inuyasha yari insan yari yaratik (hanyou), kopek gibi kulaklari ve kuyrugu var. Neyse konusu bayagi karmasik, guzel shounen tipi bi anime ama benim asil askim inuyashanin abisi sesshoumaru :) abisi full yaratik bu arada, hemide guzel. bebegini bile yaptim, o kadar asigim yani. gerci inuyashadaki nerede ise butun karakterlerin bebegini yaptim :)


Kyo Kara Maoh! - God Save Our King! : Normal bir lise hayati yasayan bas kahraman  okulda ona bulasan baiz kotu cocuklarn onu tuvalete atmasi sonucu kendisini baska bir dunyada bulur. megerse seytanlar aleminin krali imis. nisanlisi super sirin baska bir erkek filan. ne zaman suya dusse  diger dunyaya gidiyor. Bir suru sacma sapan olay var, tipik shounen anime ama herkes yakisikli tipsiz bi tane adam yok gibi bisi :)


Loveless : bu animenin konusu biraz tuhaf. nasil bi yerse herkesin super sirn kedi gibi kulaklari var, taa ki bekaretlerini kaybedinceye kadar. ondan sonra dusuyor mu bisi oluyor kayboluyor.  kahram kucuk bir cocuk, abisi oldurulmus. annesi manyak  oglani surekli dovuyor filan. birden karsina abisi ile daha once calistigi iddia eden bir adam cikiyor. abisi garip bir oyunlar oynuyormus. partner lazimmis filan. dedim ya acaip konusu. ama cok guzel cizilmis karakterler ve buyuk adamlar gayet bishounen :)

Ouran High School Host Club : Bu anime shoujo tipi anime oldugu icin yakisili oglan ganiiiii. Herkese uygun bir tip vardir mutlaka. Host club japonyada yaygin olan bir tip bar. kadinlar gidip icki ve katalogdan adam begeniyorlar bu gelsin otursun bizimle diye. adamda bunlarin nazi ile oynuyor. sohbet filan. konsomatrismi deniyordu bizde oyle bisi. neyse bu okul cok zengin genclerin gittigi bir lise. okula burslu girmis ama erkek formasi ile gezen bir kiz cok pahali bir vazoyu kirinca parasini odemek icin okulun host klubununde calismaya basliyor. herkes kizi erkek saniyor. host klubundeki diger erkekler biliyor tabii durumunu ses cikarmiyorlar. cok eglenceli bir anime, hafif, pamuk seker gibi :)


Peacemaker : japonyanin gercek tarihini goze alarak yapilmis bir mangadan uyarlama. Shinsengumi diye bir askeri formasyon var. bunun icinde olan yakisikli samurai tipi abilerimizin hikayesi.  hepsi birbirinden guzel :) konu bayagi acimikli oluyor filan ama guzel bir anime tavsiye ederim. arada komik sahneler filan da var :)


Samurai Champloo : Bu animeyi annem bile begendi. Gene samurai gibi takilan iki abi var, ve bu iki adamin hayatini kurtardigi icin onlarin pesinde gezen bir kiz. Bu kiz aycekirdegi kokan bir samurai ariyor adamlarda ona yardim ediyor. ama tipler tamamen zit :) komik, macera, drama hersey var. gordugum en kaliteli anime dizilerinden mutlaka mutlaka mutlaka izleyin.bas karakterlerden Jin benim askim onu bilin sulanmayin yeter :D

The Story of Saiunkoku :gene shoujo tipi bi anime. yani bir kiz var herkes ona asik. olaylar eski cin / japonya gibi bir yerde geciyor. once sarayda calisan ve genc kral ile tanisip onu gonlunu calan bas karakter sonra saraydan cikip memur oluyor sonra vali oluyor filan. yani hic ev kadini tipi degil :P kral ile evlenmeyi red ediyor benim yapicaklarim var daha.; bu arada butun dunya buna asik. hepside yakisikli adamlar. daha dogrusu ayni adamin sacini filan degistirip geri veriyorlar :) ben inata butun bolumlerini izledim. cicek gibi acilan cayi burdan gorup aldim :)


The Wallflower : Bu bayagi komik bir anime. Simdi bi kac yakisikli oglan kiralik vi evde yasiyorlar. hepsi ayni liseye gidiyor. evin sahibi benim yegenime guzel bir kiz olmayi ogretecenizzz diye kizi birakiyor gidiyor. ama kiz super manyak bisi, bayagi gothic bi hatun. adamlarda super yakisikli, kiz bunlari gordukce burnu kaniyor filan. aslinda ciizm tarzi benim begendigim tur degil ama belki sizler begenirsiniz. ama neyse bu anime guzel cunku kiz ne zaman kendine guvenli olsa super guzellesiyor filan. ben cok severek izledim, tavsiye ederim.


Trinity Blood : vampirli animelerin arasinda en cok bioshounen iceren anime :) konusunu korku animelerini anlatirken yazmistim :)

kesinkez unuttugum bir kac anime vardir. ama demek ki en begendiklerim bunlar :) iyi seyirler.

Cumartesi, Ağustos 04, 2012

Yorgunluk

Bir haftayi hastalikla bogusarak gecirdik ailecek. Gvillede gecen cok guzel bir haftasonunun ardindan once Markus, sonra Stef, en son ben hastalandik. Allah acidi da ucumuzu birden hasta etmedi diyorum. Burda "stomach bug" dedikleri, cabuk gelip gecen sindirim sistemini guzelce geberten bir hastalik. Hala biraktigi enkazi kaldirmaya calisiyoruz. Dr'u Markus'un bol bol muz ve yogurt tuketmesini gerektigini soyledi, yiyor yavrucak. Aramizda en uslu hasta Markustu. babasi da ben de gicik hastalariz. Ben hasta oldugumu inkar edip ise gittim. Orda rezil rusva oldum. Babasi butun gun soylendi durdu. Markuscuk oyuncaklari ile oynadi, guldu, uyudu. Maasallah ogluma :)

SImdi kiralik ev bakmam, Markus'a kres aramam lazim. Kres buldum uc yer ama bir yandan da icime korkular dusmeye basladi. Bu cocuk sadece bizim koynumuzda uykuya daliyor. Kreste onu kimse uyutmaz, o insanlara alismadi ne yapicak, bizi ozleyecek mi? dengesi bozulacak mi? Birde krese giden neredese ise birinci haftada hastalaniyor napicak yavrucak, hastalanmasindan korkuyorum. Filan fesman bin tilki aklimda tur atiyor. Bu arada Tr'e gitmem lazim ama Almanyaya ugramam lazim, onun icin vize almam lazim. Esimin calisma izni uzatilicak, onu vericekler mi, zamaninda uzatlicak mi? stres ustu stres bana, burokrasi benim omrumu torpuler. Avukat olan babami hic etkilemez onun hayati burokrasiden ibaret oldugu icin bunlara uzuldugum sIkIldIgIm icin sasirir :) 

Resimlere gelince galiba bunlari daha once koymadim buraya, sevgililer gununde cocuklar birbirine hediyeler veriyordu. bende bisiler yapmistim, iste o bisiler bunlar Oglana bir robot, kizlara cok sevdikler hello kitty'e benzeyen kedicikler. Daha fazla yapmak isterim ama ne yazik ki bu tip isler bilegime cok zarar veriyor, karpan tuneli geri donmeye basladi ondan biraktim. Stef yapiyor simdi, robottan bir tane de Markus'a yapmak istedi :)
haydin kactim




Pazar, Temmuz 22, 2012

Bebis icin yapilanlar



Oglan icin bir suru sey yaptim cogunu koymamisim buraya, onu fark ettim. Bu blog benim eskisi gibi olmayan hafizami desteklemek icin, ondan fotolari atiyim bloguma dedim :). Japonca kitabimdan yaptim pempe domuzu, 3-4 defa diktim bu domuzdan cocuklar cok seviyor. gerci ilk ikisi  cocuklara ulasamadan buyukler tarafindan gasp edildi :) Markus seviyor, cok oynamasa da su an icin yastik gibi kullaniyor.

Ay coregi gibi yastiklar cok ise yaradi, kesinlikle tavsiye ederim yapimi cok kolay. iki tanesine (buyuk olanlara) kemer ekledim belime takip emzirmek yada uyutmak icin kullanirdim. oglan buyuyunce oturmasina destek olsun diye kullandik. Simdi sut icerken uzerine yatip iciyor. ve tabi sert koselere yerlestiriyoruz duserse yastiga dussun diye :)

Battaniyi gormustunuz, ona es yastik yaptim iki tane. bizim yastiklarimiza el koyacak yoksa :)

Bu bebek zibirlarini (bez, losyon, ek kiyafet gibi) koyacak canta yapmistim. Onu 7 ay kullandik. Sonra baktik yolculuk ederken tamamen naylondan yapilan cantalar daha pratik. ondan gidip bir tane aldik. cantamizi yikadik bir kenara koyduk. ben onu bir gun baska bir ise yaratirim nasilsa :)

Oglan cocugu oldugu icin kiyafet olayi biraz zor, yani ne yapayim bilemiyorum. iste bu tek parca olayina girdik. onlara aplike filan yaptm. belki bu ay biraz boyalarla oyalanirim bakalim :) zamanim olucak mi? elimde bir iki proje var :)


Çarşamba, Temmuz 11, 2012

Animeler: Korku, gerilim, sinir bozucu

Korku filmlerini hic sevmem ama iste arkadaslarimin israri uzerine izledim bayagi. Sonra fark ettim aniemlerde ayni ogeler oldugunda o kadar korkmuyorum :) bir liste yapayim dedim, en sevdiklerm yada begenmediklerim hangileri. iste listem;


Cehennem kizini birilerini cehenneme yollamak isterseniz cagiriyorsunuz. Ucret ise kendi ruhunuzun da cehenneme gitmesi. Her bolum birbirinden korkunc ve sinr bozucu. Ikinci sezonu  izleyemdim, korkak G.


Ayy bu dizinin kahramani adam Holmes gibi karizmatik bir dedektif, yardimcisi okuldan bir kiz. Paranormal olaylara bakiyorlar. Ben cok  sevmistim bu diziyi, gene izlerim.
Gordugum en KORKUNC anime. Ev arkadasim bir bolumunu izledi altina ediyordu. Acaip korkunc. Bu dizinin devami geldi ikinci sezon prequel filan, hic birini izlemedim, acaip korkunc.


Galiba bir cok yazarin hikayelerini alip her birini anime yapmislar. Guzel bi dizi, korkunc sahneler var, ama genel olarka gerilim diyelim. Hikayeler bayagi kaliteli. Izleyin efenim.



Mnemosyne: Mnemosyne no Musume-tachi
The garden of sinners’a  benzeyen bir anime. Tamamen sinir bozucu sahnelerle dolu. Eger oyle igrenc sahnelerden hoslaniyorsaiz oturun izleyin. Sonunda ne olucka diye bitirdim, bir daha bakmam bile.


Bu anime bayagi degisikti. Cocukken ablasi ile beraber kacirilmis, ve bu yuzden ablasini kaybetmis, uzun sure gecmesine ragmen doctor tedavisi goren (uyku bozuklugu yuzunden) bir oglanin hikayesini anlatiyor. Yasadigi sehird egarip seyler  oluyor, arkadaslari ile bunu arastiriyor, arkadaslarinin kendilerine gore sirlari var filan. Ben gorsel olarak sevmistim, bayagi sinr bozucu sahneler var, ama igrenc degilde, bunu nasil dusundun gibi. Guzel tavsiye ederim  :)


Hic korkunc degil daha cok gotik, ama yakisikli seytanlara olan zaafimdam dolayi izledim hehhehhe


Korkuc degil, gerilim, ama super bir anime. Hala bas roldeki karaktere asigim J izleyin izleyin, iki sezon.


Galiba 7 filmden filan olusuyor hepsini bitirmem bayagi zaman aldi, cunku her filmin konusu birbirnende sinr bozucu. Ama tabii merak ediyor insane ne olucak sonunda diye. Neyse kimono giyen ve cebinde bicak tasiyan bir kiz, garip isleri ele alan bir yerde calisiyor, orda gene calisan bir oglanla tuhaf bir iliskileri var filan. Konusunu nasil anlaticagimi bilmiyorum. Fena degil, izleyin


Bu animeyi sevdim ama konusunu pek hatirlamiyorum :)  demek ki o kadar cok sevmemisim heheh


Tam olarak korkunc degilde gerilim diyelim. Goruntuler cok guzel, dovus sahneleri cok guzel izleyin ablacim , guzel bu, konusunu merak edenn linklere baksin


Bu bayagi korku gibi basladi. Ayni okula giden bir sur kiz arkadaslarini bulmak uzere bir eve gidiyorlar. Hepsini birileri olduruyor ama sonra uyanip evlerine donuyorlar. Nasil yani diyorsaniz izleyin anacim. Ilginc diyelim konusu ondan izledim, dizayni biraz degisikti.


Klasik zombie filmi gibi bir anime. Guzeldi, aradiginiz herseyi bulucaksiniz bu animede. Benim zombilere oyle ozel bir ilgim olmamasina ragmen ilk sezonu bitirdim, Ikinci olursa izleyecegimi sanmiyorum.


Korku demek yanlis olur bu anime icin. Ama esrarengiz bazen gerilim, bazen sinir bozucu. Ama hikayeler, cizim bicimi o kadar guzel ki. Izledikce izliyorsunzu, kesinlikle tavsiye ederim , izleyin


En sevdigim animelerden bir tanesi. Hikayeler guzel (korkunc, gerilim, sinir bozucu), cizim tarzi mukemmel, bire bir ton japon kulturu doldurmuslar icine. Ideal anime benim icin :)


Gairp bi yarismaya kendileri istemeden katilan insanlar birbirlerni oldurmek zorunda. Bayagi korkunc ve sinir bozucu basliyor sonra bu ne ya diye ortasinda  birakiyorsunuz. Hic tarzim degil.


Korkunc sahneleri var ama genelde gerilim galiba. Claymore  dnene kizlar ozel egitilmis ve iclerine canavar sokulmus (kotu bir tasvir oldu biliyorum). Neyse ai gibi kocaman kiliclari ile koy koy kasaba kasaba gezip canavr olduruyorlar. En sevdigim animelerden, o kadar sevdim ki anime bitince mangayi okudum 


Cok guzel bir anime. Normal tv dizisi gibi. Oyle fantastic bir sey yok. Japon doctor almanyada calisirken kucuk bi oglanin hayatini kurtariyor, ama yillar sonar bu cocugun cinayet isledigini ogreniyor, ve kendi aileside parcalaniyor, bunun uzerine polistten kacip su an kocaman adam olan katili bulmaya cabaliyor. 70 bolum gibi bisiydi galiba, arada Turk karakterler var, cok guzel bir dizi. Izleyin derim :)

Gecen yaz izledim bu diziyi, acaip bi dizi, bayagi sinir bozucu ama sinir bozucu darken saw filmi gibi degilde daha enteresan ama iciniz kalkiyor yani. Guzel bir diziydi, ama korkak tavuk oldugum icin bir daha izlemem 


Higurashi’ye benzer ama yok diil sadece sinir bozucu, butun sezonu izledim sonunda ne olucak diye, o salak sinir bozucu kizi dinledim ciyak ciyak bagirir, yok sonu ogrenc bitti. Izlemeyin valla.




Vampirli Animeler
Herseyden korkan birir olarak hic bir tip korku filminden hoslanmama ragmen vampirleri konu alan fimleri eskiden beri severim. Tabi sevgili Japonlarim anime yapmislar bu konuda kacirir miyim? Asagidaki en sevdiklerimden, araya bazi cok begenmedigimi de koydum, oylesine.

En yakisikli vampirlerin oldugu anime :D, konusu enteresandi, bazi vampire irki yanlis anlasilmis bir irk gibi gosteriliyordu sonradan tabii. Ama bur irk Osmanli sarayi gibi bir yerde yasiyordu filan, cok iyi hatiralmiyorum ama bayagi sevmistim. Acilis ve kapanis muzikleri cok guzeldi. Vaktim olsa gene izlerim ama tabii vaktim yok :)


Bu biraz shoujo tipi vampirli bir dizi. Konu hafif klasik (anime dunyasinda) bir kiz evlatlik kardesi (abisi) ile yasiyor. Babalari okul muduru, bu oklun ozelligi gunduz normal insanlara, geceleri vampire genclige okul olmasi. Vampirlerin lideri bu kiza yanik gibi, abiside yanik gibi filan. Herkes cok yakisikli/guzel tahmine edebiliceginiz gibi :) Fena degildi, bird aha izler miyim? sanmiyorum


Bu animede garip cocuk gorunumlu vampire kralice filan var ondan biraz sogudum bir dizi. Ben pek sevmedim.


Konu vampire olunca dizide korkunc olucak diye bir sart yok. Karin gayet komik guzel bir diziydi ve “Karin” vampir kiz, okula gidiyor filan, orda acaip gozlu bir oglana takilip kaliyor. Ama kan emmek istemiyor filan . Guzeldi 


En sevdigim vampir animelerinden, cizimler cok guzel, konu bayagi derin, uzun bir anime her bolumunu sindire sindire izledim. Hala bazi sahneler kafamda canlanir. Kesinlikle tavsiye ederim, cok guzel bir dizi.


Gene acilis ve kapanis muzikleri guzel olan vampirli bi anime. Kucuk bir Japon kasabasina vampirler tasiniyor ve teker teker heskesi avlamaya basliyorlar. Bayagi sinir bozucu goruntulerin oldugu bir anime. Gene de severek izledim, ve tabii ki korkmuyorsunuz ama sinir bozucu ama iyi bi sekilde. Anlatamadim izleyin gorun 


Stef bile sevdi bu animeyi, hic korkunc degil komedi, ama iste cadi, kurt kiz, android, ve vampir prenses beraber yasiyorlar. komik izleyin :)

Pazartesi, Temmuz 09, 2012

japon kumasi manyakligi

Bir ay once filan esim bir is mulakatina gitti iki gun evde kuss kuss ile yalniz kaldim. tabii oglan gece uyuduktan sonra bilgisayar  basina oturup internette ay one bu ne derken kendimi kumas bakarken buldum. Etsyde asagidaki  ormanlik yerde leopar ve zurafalarin gezdigi kumasi, tabii ki Japon 
(Hide and seek by Kayo Horaguchi). off bu designer'i daha once gormemistim, bir guzel kumaslar yapmis, hepsine bayildim ama bu gazli bez gibi ince bir kumas oldugu icin onu alayim dedim. ama etsyde ve doger buldugum her yerde super pahali. nette aratiyim derken http://global.rakuten.com/en de buldum kumasi nerede ise yari fiyatina. ayni dukkanda baska istedigim bir seyler buldum, ( japon dukkaninda istemdigim bir sey bulmak daha zor) bu uzerinde masallarin almanca basliklarini yazili olan siirn kumasida buldum hepsini aldim. tabii ilk basta hersey ingilizce gibi ama satin alinca japjcan emailler yolluyorlar. gmail cevirdi valla. aldik kumaslari 4 gunde geldiler! japon postasi dunyada gordugum en iyi postalardan, nasil ya 4 gunde ! kumaslar mukemmel. artik evdeki diger japon kumaslarina katilirlar. ana plana gore oglana battaniye yapicaktim zurafali kumastan bakalim  bu proje gerceklesicek mi :)


Cumartesi, Haziran 23, 2012

Babaannelerim


Gecen sene Markus'u karsiladik ve ne yazik ki iki babaannemi de ugurladik.  Babamizin annesine de , teyzesine de hem babaanne diye hitap ederdik, hem de gercekten babaannemiz gibi severdik :) Feriha babaannemizin (kucuk babaanne)cocugu yoktu. Rahmetli esi de bizleri cok severdi, ben bes yasindayken hayatini kaybetmesine ragmen onunla ilgili cok guzel anilarim var. Ona da dede derdik :)
Babaannelerimiz de, anneannemiz de Ankarada yasiyordu. Ne zaman vakip bulsak giderdik, ama genelde bacagi yillarca kirik kalan anneannemiz yaninda kalirdik. Ben lise sona giderken babam universite sinavina daha iyi hazirlaniyim diye kiz kardesimi ve beni Ankara'ya tasidi, anneannemin evinde kaliyorduk ama ne yazik ki OSS'ye girmeden bir hafta once anneannemi kaybettik. Ve alel acele babaannemizin evine tasindik. Babaanneler ayni apartmanda ust uste yasarlardi. Halam babaannemin yan dairesindeydi. Ust katta gene yakin bir akrabamiz yasardi, sanki butun apartman bizim evdi. Babaannem disarda cok ciddi gorunen, dindar, prensipli bir kadindi. Kucuk babannem daha espirili, konuskan, ve gezmeyi cok seven bir kadindi. Politika hakkinda konusmayi, tv izleyip yorum yapmayi cok severdi. En sevdigi yer Ankara'da Ulus'tu orada alisverise gider sonra Haci Bayram'i Veli'ye ugrar eve gelirdi. Buyuk babaannem evini temizler, Kur'an okur, tv izlerdi. Biz tasindiktan sonra tabii bu gunluk yasam biraz degisti. Ben ailenin en gevezesi oldugum icin okulda ne var ne yoksa anlatirdim babaannelerime. Sanki dizi film anlatirmusum gibi dinlerlerdi beni :) O dindar , ciddi babaannem birinci senenin sonunda  bayagi yumusadi. Eddie Vedder ile evlenmeme bile izin verdi :) Bana "ben esmerim, bu aileyi sarisin beyaz tenli yapmak icin cok ugrastim, en sonunda sen ciktin, esmerle evlenirsen hakkimi helal etmem "derdi. tabii ki saka yapiyordu, ama tabi eve esmer bi oglan getirirsem guzelce dalga gecilecegini anlamis oldum :)
Hem kucuk hem de buyuk babaannemin bende yuzlerce hikayesi var :) ikiside cok akilli kadinlardi.
Insallah bu hikayeleri unutmam, Markus'a anlatabilirim. Onlari cok ozledim simdiden, zaten uc yildir yuzlerini gormemistim. Bir daha hic goremeyecegim, seslerini duymayacagim, neyseki bir kac yil once yaptigim video kayiti var elimde. Buyuk babanneme  cocukluk anisini anlattirmistim :) iyi ki yapmisim :)

Pazar, Haziran 10, 2012

Düğün

Dun ilk kez amerikan usulu bi dugune gittim, benimle beraber Stef ve Kuss kuss da ayni serefe nail oldu. Cok yakin  bir arkadasimin guzel gunuydu, hic dusunmeden atladik gittik. Haziran ayi yeni basladi ama tabii Florida yazin gelmesinin intikamini almaya giristi bile :) Nem orani 85% sicaklik 32C, botanik bahcesinde bir dugun. Manzara cok guzeldi, botanik bahcesi hemen denizin kenarinda, Banyan agaclari muhtesem gorunuyordu ama tabii bu kadar bitki ve su varsa bocuk, sivrisinekte bol oluyor. Ilk isimiz bocek kovucu surunmek oldu, tabi oglana surmedik, arabasini surdu babasi biraz. 
Tamam cok sevdigim arkadasimin nikahi dugunuydu ama ben dugun sevmiyorum vallahi. Hemen bunaliyorum, tek ilginc bisi oldu. Mektup ve sarap seromonisi yaptilar. Birbirlerine mektup yazmislar, ikiside bilmiyor digerinin ne yazdigini, bu mektuplari ve bir sise sarabi bir kutuya koydular. Ilerde evliklerinde zorluklarla karsilasirlarsa bu kutuyu acip mektuplari okuyup sarap icicekler. ehh kavga filan olmaz ise, o zaman 50.ci filan gibi bi yildonumunde acicaklar. Ben bunu daha once gormemistim, guzel bir fikirmis. 
Nikahtan sonra millet kokteyl filan dagildi yayildi bahceye bizde, bi hafif esinti hissederiz belki diye dolandik. Yavru kus, maasallah usluydu, aglamadi, sabirla eve gitmemizi bekledi. yatagina bir saat gec gitmesine ragmen mutlu mutlu dolasti bizimle :) Insallah bu sabirli tutumu devam eder. Biliyorum hayal kuruyorum oyle bisi olmayacak :) 
ama dun oyle terlemisiz ki bugun bayik bir haldeyiz. Disari cikmaya korkuyoruz. evde uzun kahvalti edip, biraz Euro 2012 maclarina baktik. oglana futbol sevdigisi asilamak istiyoruz ki amerikan futbolu gibi super sIkIcI sporlarla ugrasmasin. Pek ilgisini cekmedi :) Bu aralar tek istedi kedileri kovalamak, kedi kumu kutusuyla oynamak, ve kedi mama ve suyunu devirmek. 

Oyle , bakin biri evlendi bana yazicak bisi cikti :) uyuz hayatimdan memnumum aslinda. Bir yere yerlessek biraz daha uyuzlasicak daha mutlu olucagim :)

Salı, Mayıs 29, 2012

Sicak!

Hava iyice isindi burda. zaten hep sicak, ama disarda dolastigimizda rahatsiz olmadan terlemeden eve donuyorduk. Simdi offlaya poflaya ohh be iyi ki klima var diyerek atiyoruz kendimizi iceriye.
Oglan bizim gibi kutup ayisi oldu. Klima olmayinca oda bayiliyor, terliyor, sikayet ediyor. Ictigim soguk icicek siselerini yanagina koyuyorum hehehe siritiyor :) nasil bunaldiysa :) Araba koltugu hala anakucagi tipinde olanlardan, onlar yakiyor cocugu, terliyor klimali arabada, cok bunaliyor garibanim.

Butun gun yavrumdan bahsetmek itiyorum, cunku bizdigim cok tatli, maasallah. Iste iken onu ozluyorum, bazen uyurken ozluyorum, sonr auyaniyor, diyorum ulan salak ozledin bak cocuk uyandi, al simdi oyna bakalim :) Kendi kendine oynamayi seviyor, ama yaninda biz olalim istiyor. Oyle onu yerde birakip alip basini gidemiyorsun. Neyseki kediler biraz oyaliyor, onlari yakalamaya calisiyor, gunler boyle geciyor.

Hastalik tamamen gecti galiba, burnu temiz gibi, hayirlisi ile boyle saglikli gecer gunlerimiz ve gecelerimiz insallah :)

Nurturia (http://www.nurturia.com.tr/) diye turk annelerinin yazistigi bir foruma bakiyorum hergun. Ne kadar cok maasallah insallah hayirlisi ile diyorum, onu fark ettim, babaanneler gibi konusuyorum :) ehh bir kac sene babaannemlerle yasadim nur icinde yatsinlar. cok sey ogrendim onlardan. Oglumu bir tek fotograflarda gorduler, zaten demans vardi, hic bir sey anlamadilar.

Konudan konuya atladim. Dusunmem gerek cok sey var, yapmam gereken cok sey var. Zaman kisitli, enerji nerede ise hic yok. bakalim ne olucak

Salı, Mayıs 22, 2012

ilk ates

ABDde bebisler cok erken "day care"e gidiyor. Burda annelere ucretli 6 ay izin filan cok nadir veriliyor. Bana is yerim 3 ay parasiz izin veriyordu ve herkes ayy ne guzel benim is yerim bana 6 hafta izin veriyor diye ic cekiyorlardi. bu anneler 6 haftalik, 3 aylik cocuklari verdiler krese. ee tabi cocuklar haftasina hastalandi.  bizim kuzuya babasi baktigi icin hastalik olayindan 8 aydir yirttik diye seviniyorduk. belki 2 yasina kadar hastalanmaz umudumuz bir guzel yandi bitti kul oldu gitti. yavru kus gecen hafta ateslendi, simdi oksurukle bogusuyor. Sivasli Hanim teyze "kotu toklu gibi hoysuruyorsun" derdi aynen oyle. icimiz aciyor. ama catesi yok bunu atlatmasini ogrenmesi lazim, bizimde onun arada bir hastalanacagi fikrine alismamiz lazim :) atesiyle baygindi ama simdi oksure oksure ayakta durmaya calisiyor. siralamaya basladi, oynuyor zipliyor durunca oksuruyor :) yerim ben onu maasallah fistik yavruma :D

Pazar, Mayıs 06, 2012

kediler ve cocuklar


oku oku 31 yasina kadar okudum. ee bu kadar uzun okurken erken evlenip coluk cocuga karismak biraz zor oluyor. ama etrafimdaki insanlar eski arkadaslarim pitir pirit bebek yapmaya basladi. benim elimde onlarin cocuk hikayeleri karsi tek olan sey kedi hiakeyeleri idi. bi tane is yerinden arkadasim dogum yaptiktan sonra beni aradi, " sezeryan yaptilar.." fialn anlatiyor. bende ne diyecegimi bilemeyip " aaa bizim kedi de sezeryan oldu" demisim, telefonu kapattiktan sonra babam "kizim kediden bahsedilir mi? tovbe tovbe" diye birazcik laf etmisti o zaman anladim ki ne zaman baskalari cocuklarindan bahsederse ben sanki cok normalmis gibi kedilerimden bahsediyordum :) bunu fark ettikten sonra domuz gibi ayni seyi yapmaya devam ettim, yav kedilerim benim cocuklarim gibi. abd'ye geldikten sonra kedi almayacagim deyip alti ay sonra koko bir bucuk sene sonra suki hanimi aldim. ozellikle koko tek basima oldugum, buraya ilk geldigimde inanilmaz yalniz hissettigim zamanlarda benim tek dostum tek ailemdi.
simdi kendi  yavrum var (insan yavrusu diyelim) heheh :) kedicikler ne yazik ki eski ilgime hasret kaldilar. ama zamanim olmuyor napiyim :( kuss kuss butun vaktimi aliyor kedicikler normalde beni bi taraflarina takmadan bi kosede oturur , ben yanima cagirsam gelmezlerdi. simdi her dakka yanimdalar :) kusskuss da cok seviyor yaramazlari, ama kediciklerin oglana baktiklari yok. cok akillica davraniyorlar. kedileri bebisle ilgilenmemeleri, hatta o kediciklere dokundugu zaman kacmalari super :)  bakalim oglan biraz daha buyuyup kediciklere biraz daha yakin davrandiginda ne yapicaklar, insallah kacmaya devam ederler, cunku benim kediler yarma seklinde 6 ve 10kg lik canavarlar :)

Pazar, Nisan 29, 2012

Bas bass kundak

evet yavru kus kundaksiz uyuyor! tabi kundakli uyurken aksam 7de yatip sabah 7de uyaniyordu, simdi bir iki defa uyaniyor gece boyunca ama olsun ben raziyim :) ilk baslarda kundaksiz en fazla yarim saat uyuyordu, iki ay icinde 4 saat filan uyumaya basladi, hayirlisi ile insallah eski uyku duzenine doner :) ilk dogdugunda bende kocamda kilolu oldugumuz icin korkup yanimiza almiyorduk, zaten doktorumuz kesinlikle beraber uyumayin demisti. ama simdi buyudugu icin yanima aliyorum bazen, sabah erken uyandiginda. bu sabah babasini tekmelemis az daha dusurucekmis koca adami :) aferim yavruma Bam bam diyorum. bu aralar dank dunk her seyi atma ve ses cikartmaya merakli. bana tas devrindeki bam bam'i hatirlatiyor :)

Pazar, Nisan 22, 2012

Dis bugdayi :)

Oglancigin disleri cikti,nerede ise 2 ay olucak, ben bugdayi ve nohutu aldim gene iki ay once. bir turlu haslayamadim. kismet bugunmus :) Stefan'a bugun teeth ceremony yapicaz dedim. tabii cocuk biraz dumura ugradi ne diyorsun diye cunku bu nohut ve bugdayi oglana mama icin kullanacagimi saniyormus. Nugday ve nohutu beraber islattim nerede ise 24 saat ( oyler denk geldi) sonra uzerlerini kapatacak kadar su koyup duduklu tencerede 15 dakka kaynattik. Sonra ben ustune pudara sekeri ve kuru meyve ekledim. Evde ceviz yok, olsa eklerdim. Stef'in gonlunu almak icin birazda gummy bear ekledik :) sonra stefana biz bunlari yicez oglanada secmesi icin bir iki bulmamiz lazim dedim. Cetvel (mimar), termometre (doktor), makas ( moda tasarimcisi), bilgisayar faresi (bilgisayar muhendisi / hikikomori) diye oglanin onune koyduk. biz yaptigim garip karisimi yicez. Stefan'a once babanin yemesi laizm diye bi kural uydurdum :) zavalli ne desem inaniyor, tiksine tiksine agzina bi kasik atti ama gario bi sekilde begendi. Bende tadina baktim, ayni asurenin sanki kuru versiyonu. o yuzden diyorum keske ceviz olsaydi. neyse butun tabagi yedik bitirdik. Oglana bakiyoruz, once cetveli aldi eline , sonra biraz makasla bir saniye kadar ilgilensede kafayi benim mouse'a takti. agir bisi kaldiramiyor :D Mimar olmaya kalksa bile zamaninin cogunu bilgisayar basinda geciricek galiba :) neyse bes dakkada olsa eglendik :)  Turkiyede olsaydik heralde biraz daha sasali olurdu ama burda calisan anne ve deliren babayla anca bu kadar oluyor :D


Cuma, Nisan 20, 2012

yavru kus

tabii ki sozumu tutamadim hehehhhee
oglan iyice hareketlendi, kundaktan yavas yavas cikiyor gibi. hayirlisi diyelim.
ben hala uykusuzum, hamile iken cok guzel uyuyordum, simdi ruyalarimda kafayi yedi. cok tuhaflar.
kati mamaya gectik. ilk ay bir ogun, ikinci ay iki ogun veriyoruz. bu arada turk annelernin konustugu bir foruma katildim. Turkiyedeki bebek yemekleri burda yasayan annelerden cok farkli :) anladigim kadari ile bebekler turkiyede  6nci aydan sonra nerede ise anneleri babalari ne yerse onu yiyorlar. bende gida allerjisi oldugu icin biraz pimpirikliyim bu konuda. herseyi tek basina uc gun deneyerek veriyoruz filan. Ilk  hafta verdigim hersyei tukurdu, hic sevmedi. ikinci hafta oooo annecim mamam nerde oldu :) simdi amerikali arkadaslarimdan ogrendigim , sut, mama, daha gibi kelimelerin karsiligi olan el isaretlerini ogretmeye calisiyorum. bakalim ogrenicek mi :)
bana sanki cok enerjik gibi geliyor. o bebek oturaginda oturamiyorum, egilip bukulup icinde kilit olmasina ragmen Houdini gibi icinden cekip kendini cikariyor. bacaklarini yere vuruyor. zipliyor. otur, yat kalk oyununu cok seviyor, tam bi enerji bombasi. belki pesinden kosarken bende zayiflarim :)
oyle bu aydan raporlar bu kadar :)

Perşembe, Mart 29, 2012

gene mi!

Yavru kusu  besginden cikarip yatagina koyduk cunku besikten artik tasiyordu,. garipsemesin diye babadi besigin sepet kismini soktu yatagin icine koydu oyle bi hafta uyudu. ama sonra yan donup bunalmaya basladi ama ne guzel deyip besige bas bas dedik....
simdi yataginda donup yuz ustu pozisyona gelince agliyor . ilk iki gece tam bi iskenceydi. dun gece biraz daha iyiydi. yatagi hemen yanimda hik dese duyuyorum. yuz ustu donunce mizildamaya basliyor, inliyor filan :) ben hazir bekliyorum. bu arada hala aptal kundaktan kurtulamadik. kundaktan nefret ediyorum, onsuz kesinlikle uyumuyor. acik kalirsa o kollar surekli harekette. kundaklamayi ogreten salak doktorda bir yasina kadar kundaklayabilirsiniz demis, oha! umarim yakinda sere serpe uyumayi ogrenir :)

Cuma, Mart 23, 2012

basi bos biraktim buralari

yavrucak geldiginden beri daha mesgulum ama geceler aslinda cok fazla isim yok. ama genede blogumun yolunu bulamadim, bundan sonra biraz daha ilgi gostermeye calisicam :)
her sey yolunda gibi, birazda gelecegimiz bi belirli olsa (hayirlisi ile tabii) benim telasim, korkularim filan dinicek. acaip sinir yaptim, geceleri zor uyuyorum. bugunler gecicek biliyorum ama birde gecse iyi olucak tabi hayirlisi ile.
gecen hafta benim konferansim var diye sehir disinda ciktik ailecek. iyi geldi, gezdik aksamlari, oglan iyi uydu bize maasallah. yolruldu yavrucak, ama etrafi izledi. heralde evde tikali kalmaktan bunalmis oda :) arada deniz kiyisina goturuyoruz ama yetmiyor. cok merakli oyle dukkanlari filan sevmiyor. ama doga verin ona, cayir cimen, agac, gunes,  deniz ohh keyfine diyecek yok :)
su yorgunlugum gecse, biraz enerjim olsa, gerci oglanla oynarken enerjim bol :) oyunlar oynuyoruz, sarkilar soyluyoruz, kitap okumaya calisiriyoruz, ben onun kitabi yirtmamasi icin ugrasiyorum :) geceleri ozluyorum, ama normalde uyanmadigi bi saatte uyanirsa telas yapiyorum :)
bir yandan turkce annelik forumlarina bakiyorum, amerikalilardan bayagi farkli yontemler filan. garipsiyorum bi yandan, obur yandan her dakka bakiyorum yeni bisi post edilmis mi diye :) burda bi tek turkle karsilastim, onu aramam lazim, hatirlamam lazim :)
iyi geceler efenim